Rusya’da yükseköğretim politikalarında planlanan değişiklikler, gençler için seçeneklerin giderek azaldığını ortaya koyuyor. 22 Aralık 2025’te yayımlanan bir haberde, Eğitim Bakanı Valeriy Falkov’un açıklamalarına dayandırılarak, ülkedeki üniversitelerde en az 45 bin ücretli kontenjanın azaltılmasının planlandığı bildirildi. Bu adım, özellikle devlet dışı yükseköğretim kurumlarını doğrudan etkileyecek kapsamlı bir yeniden yapılanmaya işaret ediyor. Söz konusu karar, üniversitelerde ücretli kontenjanların azaltılması planı çerçevesinde kamuoyuna yansıdı.
Yetkililer, düzenlemenin eğitim sistemini “dengelemeyi” amaçladığını savunsa da, uygulamanın pratikte gençlerin eğitim ve meslek tercihlerini ciddi biçimde sınırlayacağı değerlendiriliyor.
En büyük darbe özel üniversitelere
Planlanan kesintilerin yaklaşık yüzde 13’ü genel sistemde hissedilirken, devlet dışı üniversitelerde bu oran yüzde 20’ye kadar çıkıyor. Hukuk, ekonomi, yönetim, reklamcılık ve kamu yönetimi gibi en popüler alanların hedef alınması dikkat çekiyor.
Bu bölümler, uzun yıllardır orta gelirli ailelerin çocukları için sosyal yükselmenin ana kanallarından biri olarak görülüyordu. Ücretli kontenjanların daraltılması, devlet bursu veya bütçe kontenjanına erişimi olmayan gençlerin bu alanlara girme şansını önemli ölçüde azaltıyor.
Eğitimden çok işgücü mantığı öne çıkıyor
Eleştiriler, kararın arkasındaki temel motivasyonun eğitim kalitesini artırmak değil, genç işgücünü sanayiye yönlendirmek olduğu yönünde yoğunlaşıyor. Özellikle savunma sanayii ve ona bağlı üretim tesislerinde artan işgücü ihtiyacının bu politikayı şekillendirdiği ifade ediliyor.
Bu yaklaşım, gençlere rekabet ve tercih imkânı sunmaktan ziyade, savaş ekonomisinin gerektirdiği disiplinli ve hızlı yönlendirmeyi önceliklendiriyor. Üniversiteye giremeyen gençler için fiili seçenek, üretim tesisleri ve savunma sanayii oluyor.
Kontenjan kesintileri toplam öğrenci sayısını düşürebilir
Ücretli kontenjanların azaltılması, teorik olarak devlet destekli kontenjanların artırılmasını gerektiriyor. Ancak mevcut uygulamalar, bu açığın eşdeğer biçimde kapatılacağına dair güçlü bir işaret vermiyor.
Bu durum, üniversiteye erişimin genel olarak zorlaşmasına ve toplam öğrenci sayısının düşmesine yol açabilir. Uzmanlar, bunun uzun vadede ülkenin insan kaynağı kapasitesini zayıflatacağı uyarısında bulunuyor.
Merkezi kontrol ve gençlerin ihtiyaçları arasındaki kopukluk
Hümaniter ve yönetsel alanların hedef alınması, eğitim politikalarının merkezi biçimde belirlendiğini ve gençlerin gerçek ihtiyaçlarının yeterince dikkate alınmadığını gösteriyor. İşgücü piyasasındaki dinamikler yerine, devletin kısa vadeli önceliklerinin belirleyici olduğu bir tablo ortaya çıkıyor.
Bu yaklaşım, eğitim sisteminin esnekliğini azaltırken, gençlerin değişen küresel rekabet koşullarına uyum sağlama kapasitesini de sınırlıyor.
Sosyal eşitsizlik ve üniversitelerin mali baskısı
Ücretli öğrenciler, birçok üniversite için temel gelir kaynağı niteliğinde. Bu gelirler, akademik bölümlerin ayakta kalmasından yurtlara ve personel maaşlarına kadar geniş bir alanı finanse ediyor. Kontenjanların yukarıdan kesilmesi, üniversitelerin mali dengesini zorluyor.
Aynı zamanda bu politika, düşük ve orta gelirli aileler için yeni bir engel yaratıyor. Ödeme isteği ve kapasitesi olsa bile üniversiteye girmenin zorlaşması, eğitimde eşitsizliği derinleştiriyor ve toplumsal gerilimi artırıyor.
Uzun vadeli riskler ve entelektüel gerileme endişesi
Eğitime erişimin daraltılması, Rusya’nın uzun vadeli entelektüel ve ekonomik kapasitesini de riske atıyor. Küresel ölçekte bilgi ve inovasyon rekabetinin hızlandığı bir dönemde, insan kaynağının sınırlanması ülkenin geri kalmasına yol açabilir.
Uzmanlar, mevcut politikanın kısa vadeli üretim ihtiyaçlarını karşılamayı hedeflerken, uzun vadeli kalkınma ve toplumsal dengeyi zayıflattığı görüşünde birleşiyor.